8 Aralık 2009 Salı

HACI EMİR BEYLİĞİ (Bayramlu Beyliği)

Bayram Bey ~1297 yılında Sinop dolaylarındaki Türkler'in Ünye ve dolaylarını feth edip, sahil boyunu takiple Trabzon yakınlarına kadar istila hareketlerini genişlettikleri, bu istila hareketinde bulunanların, büyük ihtimalle Çepni Türkler'i oldukları, onların başında ise Bayram Bey adında birisinin olduğu anlaşılmaktadır.~ * Prof. Dr. Faruk Sümer, Tirebolu Tarihi , s.35 * Trabzonlu tarihçi Mikhael Panarates , Bayram Bey'in bir pazar yerini ele geçirdiğini kaydeder ki, bu kayıt Ordu yöresini feth edip, bu bölgede bir beylik kuran Bayram Beye dair ilk bilgidir. Bayram Beyin ~Oğlu Hacı Emir Bey bazı fetihlerde bulunmuş, torunu Süleyman Bey ise Giresunu fethetmiştir.~ * Faruk Sümer, Çepniler, s.14 * Bayram Bey, maiyetinde bulunan çok sayıda asker ile 1332 yılında bugünkü, Hamsiköy'e kadar gelmiş, Trabzon İmparatoruna ağır kayıplar vererek geri dönmüştür. Paneratos, Appandix, s.144 * Çepniler'in Trabzon'u Kuşatması Erzincan Valisi Ayna Bey, Akkoyunlu Bey'i Tur Ali Bey, Bayburt valisi Mehmet Bey ve Çepniler 1348 yılında Trabzon'u feth etmeye gelmişlerdir. Ancak yapılan kuşatmadan sonuç alamadan geri dönmüşlerdir. Bu sefere katılmış olan Çepnilere gelince; onlar Trabzon'un güneyinde, Muhtemelen Yukarı Kelkit Vadisinde oturmakta idiler. Ancak aynı yüzyılın ikinci yarısından sonra, sözkonusu Çepni beylerinin Harşıt çayı çevresinde yurt tuttukları biliniyor. Nitekim, 1380 yılının kış aylarında, İmparator (Trabzon İmparatoru), Çepniler'in kışlaklarının bulunduğu yukarı Harşıt'a kadar giderek, onlara karşı pek mühim sayılmayan bazı başarılar elde etmiştir. Böylece Çepniler'in ellerindeki Hrıstiyan tutsaklar kurtarılmıştır. * Faruk Sümer, Çepniler, s.15 * 1357 yılında Bayram Beyin Oğlu Hacı Emir Bey, kalabalık bir asker topluluğu ile maçka yöresine gelerek bu havaliyi yağma ve talan etmiş sonra geri dönmüştür. Trabzon İmparatoru 1. Basilios onun saldırılarını önlemek için kızı Theodorayı Ona vermiştir. Trabzon imparatoru 3. Aleksios, 1361 yılında Ünye'ye gelmiş, Hacı Emir Bey tarafından karşılanmıştır. Trabzon İmparatorlarının kızlarını Türkmen beyleriyle evlendirmesine diğer bir örnek, 3. Aleksios'dur. O da kızı Eudokia'yı Erzincan emiri Tahirten ile evlendirmişti. İmparator, 1373 yılında Şiran üzerine yürümüş, yapılan savaşta Türklere yenilerek geri dönmüştür. İmparator, 1388 (Veya 1380) yılında Tirebolu yöresine gelmiş, Harşıt çayı kıyısında bulunan Bedrama (Bedreme) kalesine çıkmış, buradan 600 (altıyüz) atlıyı Çepniler'in kışlağının bulunduğu yere gönderip, onların çadırlarını yıktırmış, adamlarını öldürmüştür. Bunun üzerine Çepniler, İmparator'un adamlarını sahile varıncaya kadar takip etmişlerdir. Çepnilerin kışlak ve yaylaları Çepniler'in Trabzon'a yakın olan yerlere geldikleri, büyük olasılıkla Kürtünü ve ona komşu yerleri kışlak yaptıkları, yazın da kuzeydeki yeşil dağlara çıktıkları anlaşılmaktadır. Bu yeşil dağlar; bugünkü Kadırga, Alaca, Sisdağı, Kürtün, Gavurdağı yaylalarıdır. Çepniler'in Batıdaki Durumu Çarşamba, Terme, Niksar ve dolaylarının emiri olan Taceddin Bey, Ordu ve yöresinin beyi Hacı Emir ile Süleyman Bey arasındaki anlaşmazlıktan istifade ederek arazilerine tecavüze kalkışmış, Sivas Beyi Kadı Ahmet Burhanettinin aracılık etmesine rağmen saldırılarına devam etmiş, yapılan son savaşta Süleyman Bey, Taceddin Beyi bir yerde sıkıştırmış yapılan çarpışma Taceddin Beyi yenerek öldürmüştür. * Aziz Bin Erdeşir Astarabadi, Bezm-ü Rezm, Çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990, s.309 -315 * Taceddin Bey'in ölümünü haber alan Kadı Ahmet Burhanettin, Niksar'ı ele geçirmiş, önemli kalelerden olan İskefseri (Reşadiye) Süleyman Beye vermiştir. Bunun üzerine Taceddin Beyin oğlu Mahmut Çelebi, Kadı Burhanettine elçi göndererek bağlılığını bildirmiştir. Kadı Ahmet Burhanettin Erzincan Bey'i olan Mutahherten üzerine yapacağı seferin hazırlığı içinde iken, Süleyman Bey'den bir haberci gelmiş; habercinin getirdiği mektupla Süleyman Bey, Trabzon'a bağlı Giresun Kalesi'ni fethettiğini bildirmiştir. Giresun Kalesi'nin fetholunduğunu haber alan Kadı Ahmet Burhanettin, çok mutlu olmuş, bir kağıt ile kalem isteyerek, Giresunun fethi dolayısı ile duygu ve düşüncelerini içren bir mektup yazmış, bu mektubu da bir adamı ile Süleyman Beye göndermiştir. * Bezm-ü Rezm, s.485 * Giresunun Fethi Hacı Emir Bey oğlu Süleyman Bey'in Ordu tarafından gelip Giresun'u fethetmesi, Mart/Nisan 1397 senesinde olmuştur. Tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Yıldırım Bayezid'in 1398 yılı ilkbaharında, Samsun dolaylarına bir sefer yaptığını, bu seferle Canik Beyi Kubaloğlu Cüneyd'in üzerine gidilerek Samsunun alındığını, Samsun ve ahalisinin bir sancak itibar edilerek, zamanın Bulgar kralının müslüman olan oğlu Aleksandıra verildiğini, Samsun ile Canik mıntıkasının elde edilmesi ile etraftaki Osmanlı hakimiyetinin kuvvetlendirilmiş olduğunu bildirmektedir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı aynı eserinde, Çarşamba, Terme, Niksar taraflarına hakim olan Taceddin oğullarından Mahmut ile Alparslanın, Ordu Beyi ve Giresun fatihi olan Hacı Emir oğlu Süleymanın, Bafra Beyi olan Taşanoğullar'ının Osmanlı hakimiyetini kabul ettiklerini, bu münasebetle Osmanlı hududunun, Trabzon İmparatorluğu hududu ile birleşmiş olduğunu kaydeder. *İsmail Hakkı Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi, C.1, TTK Ankara 1972, s.298-299 * Osmanlı yönetimindeki Giresun ve yöre hakkında, daha iyi bilgi sahibi olabilmemiz için, 1611 - 1682 yılları arasında yaşamış olan Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sine bakmamız gereklidir. ' Giresun, Konstantini'nin yapısıdır. Sonra Uzun Hasan Sultanın eline girmiş ise de, yine Ceneviz Firengi işgal etmiştir. Sonra Fatih zamanında, müsahip Mahmut Paşa el ile zaptolunmuştur. Fatih kale fethedilirken, Mahmut Paşa'ya (Bu gece Kale altına giresün!) diye ferman edince kaleye metrise girip fethettiğinden adına Giresun denmiştir. 17. İklim enlemindedir. Trabzon eyaletinin sınırlarının başladığı yerde paşa hasıdır. Hakimi müslümandır. Üçyüz payesiyle mükellef kazadır. Yeniçeri ocağından serdarı, kale ağası, neferleri, gümrük emini, müftüsü, nakibi vardır. Deniz kıyısında Canik ile Trabzon arasındadır. Trabzon, Giresunun doğusuna düşer. Burası Ceneviz firenginin elinde iken mamur ve büyük bir şehir imiş. Hala, o zaman yapılarının eserleri görülür. Fakat Giresun, şimdi o kadar büyük şehir değildir. Çarşı içinde camileri, mescidleri, han, hamam, çarşı ve pazarları vardır. Kalesi, deniz kıyısındadır. Bağ ve bahçelerinde meyveleri çoktur. Liman, ala demir tutar yataktır. Fakat, batı rüzgarında biraz sıkıntılı olur. Limanın batı tarafında bir küçük adası vardır. Nice kereler Kazaklar, o adanın arkasına şakkalarını saklarıp, karadan asker dökerek bol para almışlar, şehri ateşe yakmışlardır. Çünkü kalesi şehri koruyamaz. Bu şehir, Trabzon eyaletine tabi olmakla, Ömer paşa askerinden niceleri denizden bıkarak kara yolu ile giderler. *Evliya Çelebi, Seyehatname, Zuhuri Danışman Derlemesi, C.3, s.80 * Batıda Ordu dolaylarından, doğuda Harşıt ırmağına kadar, Tirebolu ve Görele (Bugün Eynesilin 1 km. doğusundaki kale) Kaleleri hariç bu havalide bir beylik kurduğu anlaşılan Bayramlu Beyliği'nin ikinci beyi olan Hacı Emir Bey'in, ölüm tarihi belli değildir. Hacı Emir Bey'in oğlu Süleyman Beye gelince; O beyliği başarılı bir şekilde idare etmiş, ve Mart/Nisan 1397 de Giresun'u feth etmiştir. Bayramlu ya da diğer adıyla Hacı Emir Beyliği'nin, Giresun'un fethinden yedi yıl sonra da kuvvetli bir beylik olarak varlığını devam ettirdiği, anlaşılmaktadır. 1404 yılında İspanya'dan İstanbul'a gelip, buradan gemi ile Trabzon'a giden, İspanya Kralı'nın Timur'a gönderdiği elçisi Clavijo; 'Giresun ve dolaylarına, Erzamir (Hacı Emir Bey) adında bir Türk beyinin hakim olduğunu, emrinde onbinden fazla atlı kuvvet bulunduğunun kendisine söylendiğini, Tirebolunun Trabzon imparatoruna bağlı son kale olduğunu, buradan sonra Horel (Horelles) adında bir kasaba gördüklerini, hava müsait olmadığından Horele uğrayamadıklarını, akşama doğru Fol adında bir kasabaya geldiklerini, Fol'dan sonra Sanfo adıyla anılan bir kale gördüklerini, ertesi gün Trabzon'a geldiklerini Trabzon İmparatoru ile çevresindeki Türk beylerinin Timur'a vergi ödediklerini, Erzincan yakınlarındaki bir kalenin Türklere ait olduğunun kendisine söylendiğini', yazmaktadır. * Clavijo, Kadiksten Semerkata Seyahat, Çev. Ömer Rıza Doğrul, s.76-77 * İspanya elçisinin buradaki kaydına göre Tirebolu ve Görele (Eynesil) kaleleri dışıında Keşap, Espiye, Yağlıdere, Dereli, Kürtün, Giresun ve dolaylarına Hacı Emiroğulları hakimdir. Clavijo'nun hava muhalefetinden dolayı yer olan 'Horel' (Horelles) olsa olsa (Görele) Eynesil Kalesi'dir. Fol ise, Vakfıkebir'in eski ismidir. Çok yakın bir zamana kadar yaşlılar Vakfıkebir'e Fol, Tonya'ya ise, Okarı (yukarı) Fol derlerdi. Giresun fatihi Süleyman Bey'in ne zaman vefat ettiği, kendisinden sonra kimin bey olduğu Hacı Emir ya da Bayramlu Beyliğinin ne zaman sona erdiği hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Bu beylikten bize ne bir kitabe, ne bir vakfiyye, ne de mülkname gibi yazılı belge ve hatta bir eser kalmamıştır. Trabzon'un Fethi 15. yüzyılın ikinci yarısında Trabzon İmparatorluğu'nun oldukça zayıf durumda olduğunu görüyoruz. Safevi Devleti'nin emiri Cüneyd, bu bölgeyi işgal ederek, bir beylik kurmak fikrini barındırıyordu. Müritlerini etrafına toplayıp, silahlandı. Mehmet Beyi de yanına alarak, bu imparatoğluğun üzerine yürüdü. İmparator 4. Yuannis askerleri ile Hagia Focias (Aya Fokas) manastırına kadar ilerledi ise de, geri çekilmek zorunda kaldı. Bu savaştan sonra 1454 yılında, yani Fatihin Trabzonu ele geçirmesinden 7 (yedi) yıl önce, Trabzonu kuşatıldı. Üç gün süren bu kuşatmadan bir sonuç alınamayıp, geriye yani Kelkit Vadisine dönüldü. 1461 yılına gelindiğinde, Fatihin Trabzon İmparatorluğu üzerine yaptığı seferi görüyoruz. Bu tarihlerde, Görele, Tirebolu, Giresun kaleleri, Trabzon İmparatorluğuna bağlı iken, Kürtün, Dereli, Tirebolu, İnesil köyü arasındaki geniş kesim Çepni beylerinin komutasında idi. 'İnesil Köyü şeklinde ifade ettiğimiz yer, bugünkü Eynesil'in merkezi olan Gümüşçay, Bibercikumu ve civarıdır.' ~Çepniler XV. yy.ın ikici yarısının ortalarında tamamen yerleşik bir hayat geçirmekte, hepsi köylerde yaşamaktadır. Bu yörede hiç bir Hrıstiyan köyü görülmüyor. Onlar bilhassa Görele, Giresun ve Tirebolu kalelerinde oturuyorlar. Esasen defterlerde Hristiyanların kalelerde yaşadıkları bildiriliyor.~ * Faruk Sümer, Çepniler, s. 45 * Bu köylerde bal üretilip, bağcılık yapılıyordu. Meyve ve ceviz de üreten bu köylerde doğan, şahin, atmaca gibi avcı kuşlara ait yuvalar da bulunmaktadır. Trabzonun fethedildiği tarihin ne olduğu hususunda görüş birliği yoktur. Sadece İsmail Hakkı Uzuçarşılı, 26 Ekim 1461 ( 21 Muharrem 866) şeklinde bir tarih vermiştir. Ancak bu tarihi nasıl tesbit ettiğine ilişkin bir kaynak göstermemiştir. M.Kemal Yanbey tarafından neşredilen Trabzonun Fethi isimli kitap okunduğunda, Trabzon İmparatorluğu ordusunun 20.000 kişi olduğunu ve donanma gücünün de Osmanlı Donanma gücü ile eşit güçte olduğu görülecektir. Bu konuya ilişkin tarih kitaplarında geniş bilgiler bulunmaktadır. Bu nedenle bu konuya fazla girmeyeceğiz. Trabzon İmparatorluğu üzerine yapılan sefer esnasında bugünkü Eynesil Kalesi, Tirebolu, ve Giresun kaleleri bu imparatorluğa bağlı idiler. Fatih Sultan Mehmet fetih gerçekleştikten sonra gerekli olan tayinleri yapmış, imar hareketlerinde bulunmuştur. Daha sonra ise ordusu ile birlikte sahili takip ederek batıya hareket etmiştir. Donanma ise kendisini denizden takip etmiştir. Tarihçi Dursun Bey, Fatih ve askerlerinin Trabzondan itibaren sahili takip ettiğini, ancak yolun yer yer ağaç ve ağu dalları ile kapalı olması nedeniyle, bazen deniz yolu ile gittiğini; büyük zorluklarla önce Canike, daha sonra da Tokata ulaştığını, Tokattan sonra da İstanbula geldiğini söylemektedir. * Dursun Bey, Tarih-i Ebul Feth, Çev. Mertol Tulum, İstanbul 1977, s.105 - 110 * İbn-i Kemal ise, Fatihin ve askerlerinin Trabzonun fethinde ve İstanbula dönüşte çok zahmetler çektiğini, Trabzonun fethinden sonra İstanbula gelinirken, yollarda bir çok insan ve hayvanın açlıktan ölmüş olduğunu, bu havalideki insanların yiyeceklerinin ancak kendilerine yettiğini yazmışlardır. 'Trabzon yöresi bir sancak itibar edilmiş ve donanma kapudanlarından Kazım Bey, Trabzonun ilk sancak beyi olmuştur. Anlaşıldığına göre bundan sonra, Fatih kıyıdan batıya doğru giderek herhalde Görele (Eynesil), Diribolı (Tirebolu), Bedreme ve Giresun kalelerini aldıktan sonra Canik yolu ile Tokata ulaşmıştır.' * Faruk Sümer, Çepniler, s.42 * Trabzonun ele geçirilmesi hususunda eser neşreden tarihçiler, (Dursun Bey, İbn-i Kemal, Aşık Paşazade,Hoca Saadettin Efendi) Fatihin askerleri ile birlikte kara yolunu takip ettiğini, hatta burada meskun Türk toplulukları bulunduğu noktasında bilgi vermiş olmalarına karşın, Fatihin Giresun, Eynesil, Tirebolu kalelerini fethedip etmediği noktasında bilgi vermemişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder